• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Giza Piramitleri
    • Mısır
    • Machupicchu
    • Peru
    • Perito Moreno Buzulu - Patagonya
    • Arjantin
    • Taman Negara
    • Malezya
    • Amazonlar
    • Güney Amerika
    • Kukulkan Piramidi
    • Meksika
    • Java Adası
    • Endonezya
    • Mui Ne
    • Vietnam
    • Annapurna Ana Kamp
    • Himalayalar, Nepal
    • Ha Long Bay
    • Vietnam
    • Uyuni Tuz Çölü
    • Bolivya
    • Batu Cave
    • Malezya
    • Boracay
    • Filipinler Boracay
    • Sky Mirror
    • Malezya



İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını,

belki de sadece
keşfetmenin hazzını...


Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla
gör. Ağaçların fısıltılarını, böceklerin seslerini dinle. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür.
Keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!
 Melih Eriş

.................................................
GEZİ YAZILARIM
MELİH ERİŞ REHBERLİĞİNDE GEZİLER
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam33
Toplam Ziyaret345816

DOĞU AKDENİZ -GÖLLER BÖLGESİ (PSIDIA)

GÖÇ YOLUNDA

“Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla gör. Ağaçların fısıltılarını dinle, böceklerin seslerini. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür. Doğaya bir keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!”

İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını, belki de sadece keşfetmenin hazzını.

Pamphylia’dan Kilikia’ya uzanan tarihi yolu aşabilmek için ben de yoldan çıktım. Bu yolda zorlu dağlar, geçitler beni bekliyordu. Zorlukların derecesini kestirebiliyor olsak da, yıllardır içimi kemiren orta Toroslar ve göç yollarını üzerinde yol alabilmek hayalini artık gerçeğe dönüştürmek üzereydim.

Pisidia Bölgesine girmiştim, günümüzde “Göller Bölgesi” olarak anılan topraklar bin yıllar, yüz yıllardır göç yolları olarak Yörükler tarafından sürekli kullanılmıştı. Ben de bu yollarda yıllarca önce gidilen izleri bulmaya çalışıyorum.

Pisidia, antik bölgesi Anadolu’nun güneyinde, Göller Yöresi’nde yer alır. Bölge, güneybatıda Lykia, güneyde Pamphylia, doğuda Kilikia, kuzeyde ise Frigya ile çevrilidir. Toros Dağları'nın yüksek kitleleriyle kaplı olan bölgenin ortalama rakımı 1000 metreden fazladır. Genelde etrafı tepelerle çevrili düzlüklerde ya da kalker yükseltilerde yer alan göller (Eğridir, Beyşehir, Kovada, Burdur, Suğla, Ketsel, vb…) iklimini önemli ölçüde etkilemiş, bölgede zengin bir bitki örtüsü görülmesine sebep olmuştur. 

Pisidia bölgesinin sınırları günümüzde tam olarak bilinmemektedir. Genelde antik bölgelerin kesin sınırları olmadığı, genelde bölgeler arasındaki kesimlerin gerek coğrafi, gerek etnik açıdan bir geçiş alanı niteliği taşıdığı söylenebilir. Fakat bunun yanı sıra Pisidia'nın şehirlerinin tam bir listesi de bulunmamaktadır. Pisidia bölgesi günümüzde olduğu gibi zengin bitki örtüsü ve elverişli iklimi nedeniyle çok eski çağlardan beri yerleşim görmüştür. Bölgedeki en eski yerleşim izleri alt sınırı M.Ö. 35000 yılına kadar giden üst Paleolitik evreye aittir. Bölgede sıklıkla rastlanan mağaralar da Paleolitik yerleşmelerinin gelişmesinde faydalı olmuştur. 

Doğu Akdeniz yolculuğum devam ediyor. Pamphylia’dan bölgesinden artık çıkmış günümüzde ki adıyla Göller Bölgesi antik adı ile Pisidia medeniyetinin topraklarına girmiştim.  Önümde Pisidia medeniyetinin I. şehri olarak anılan Selge antik kentine gitmek için de Köprülü Kanyondaki Oluk Köprü’yü geçmek gerekiyor. Selge, köprüden yaklaşık 13 km uzaklıkta. Yol, dar ve taşlı topraklı. Yükseldikçe manzara da güzelleşiyor. Aşağıda köprülü kanyon girişini, ormanlarla örtülü vadiyi, kıvrıla büküle akan Köprü çayını ve karşıda tepesinde kar hiç eksik olmayan, güneşte parıldayan Toka Dağı’nı hayranlıkla seyrediyoruz. Biraz daha yükseldikçe, ağaçların arasından sivrilen kayalıkların ilginç yapısı dikkatimi çekiyor. Kayalara bu yörede "Adam Kayalar" ya da "Şeytan Kayaları" deniyor. Yolun manzarası Akdeniz Servisi ormanıyla çevrelenmiş durumda. Altınyaka köyüne vardığımda antik kentin büyüklüğü de bir anda karşımda beliriveriyor. 

Cesur Savaşçıların Yurdu “ SELGE”

Deniz kenarındaki nemli havadan kaçıp Köprülü Kanyonun serinliğinden sonra, asi ve özgürlüğüne düşkün halkıyla ünlü Selge’ye mutlaka uğrayın. Ulaşımı hâlâ zor olan Selge, antik çağda güçlü bir Pisidia kentidir. Şimdi bu kent kalıntıları arasında yaşamını sürdürmeye çalışan köylülerin içinde bulundukları yoksulluğu düşününce, binlerce yıl önce burada 20,000 kişinin nasıl yaşadığını, neyle geçindiklerini, ne yiyip içtiklerini düşünmeden edemiyor insan. Tarihçiler Selge’nin üzerinde kurulduğu coğrafya parçasının çok verimli olduğundan, zeytinciliğin, bağcılığın ve hayvancılığın yaygınlığından söz ediyorlar. Şimdiki köy halkının tek geçim kaynağı hayvancılık. Bir de Selge’ye gelen biz turistlere bir şeyler satmaya çalışan kadınlar ve çocukların köy ekonomisine sağladığı katkıdan söz edilebilir. Çocuklar bu işi o kadar ileri götürmüşler ki, Sultanahmet meydanı misali, gelen turistlerin çevresini bir ordu gibi sarıp gönüllü rehberlik yapıyorlar. Herhangi bir restorasyona tabi tutulmamış Selge, bugünler de yıkık dökük harabe görünümündedir. 

Selge’den geldiğim yolu geri dönmemek için altımdaki 4x4 cipe güvenerek, antik kentin içinden geçen patika yola giriyorum. Girdiğim yolda az sonra etrafımı Kapadokya’da yol alıyorum izlenimine bırakan Peri bacaları sarıveriyor. Bunların arasından kıvrılan dar yollardan ilerleyerek Pisidia medeniyetinin içlerine doğru yol alıyorum. Zaman zaman yolumu kaybediyor fakat çevredeki köyler bana yolumu bulmakta yardımcı oluyorlar. Toroslarda yol almaya çalışıyordum, havada artık iyice kararmaya başlamıştı ki karşıma “Köprüçay Kanyonu 5km” (Köprülü kanyonla karıştırmayalım) yazılı bir tabela çıktı. Çok bozuk, tozlu ve virajlı bir yoldan kanyona doğru iniyorum. Yolun bittiği noktada kireç taşlarının oluşturduğu bir dere yatağı içindeyim artık. Suların çekilmiş olması burada kamp kurmam için elverişli bir durum oluşturuyor. Sanıyorum, duyduğum ses gece karanlığına doğru hızla akan Köprüçay.

Bakir kalan güzellik  “ KÖPRÜÇAYI KANYONU” 

Türkiye'deki güzel kanyonlardan birisi olan Köprüçayı Kanyonu Aksu Çayı, Ayvalıpınar Kasabasından sonra güney-doğuya yönelir ve Ayvalı Çayı adını alarak, Belence Boğazı’na girer. Belence Boğazının içinde birkaç yan dere ile Başak Dere’nin de suyunu alan Ayvalı Çayı, biraz daha güçlenerek güneye Kasımlar’a doğru yönelir. Kasımlar’ın doğusunda Kartoz Çayı’yla birleşir ve buradan sonra adı artık Köprüçay Irmağı’dır. Buradan da Serik yakınlarından Akdeniz’in mavi sularına dökülene kadar devam eder.

Sabah uyandığımda dar bir kanyon girişinin yakınında kamp yaptığımı ancak fark edebiliyorum. Yaklaşık 200-300 m. yüksekliğe ulaşan dar bir kanyon. Biraz yürüdükçe, kanyon boyunca kanyonun iki tarafındaki yüksek kayalar yer yer birbirlerine yaklaşmakta ve yöre halkı tarafından kayalara “Öpüşen Kaya” ismi verilmektedir. 

Köprüçay Kanyonundan sonra yola çıktıktan sonra elimde ki harita ve GPS cihazı artık işlevini iyice kaybediyor. Geçtiğim yolların izleri ne haritada ne de koordinatları yer almakta. Artık bundan sonra ki haritam Toroslarda ki Yörükler oluyor. Bugün için hedeflediğim rota, Yazılı Kanyon Milli parkı ve Kovada Gölü Tabiat Parkı.

Isparta ili Sütçüler ilçesine doğru yol alıyorum. Yazılı kanyon’u gezeceğim bugün.  Zorda olsa Yazılı Kanyonun yolunu bularak etrafımı çevirmiş olan kızılçam ağaçlarının gölgesinde Milli Tabiat Parkı içinde yol almaya devam ediyorum. Sonunda Yazılı Kanyondayım. Şu ana kadar gördüğüm her kanyon birbirinden çok farklı manzaralar sergilemekte. Burası benim için ideal bir kamp alanı oluyor. Kanyondan gelen buz gibi suda serinlemek, ya da yeşilliğe uzanıp dinlenmek günlerdir yollarda olduğumu unutturan hisler yaşatıyor.

İnsanlık Dersi  “YAZILI KANYON”

Niye yazılı diye merak edenler olabilir. Yazılı denmesinin sebebi kanyonda büyük bir kaya üzerinde eski yunan şairlerinden Epiktetos’un “Hür İnsan Üzerine” bir şiir’inin yer alması. Ayrıca kayalara kazınmış birçok yazı da yer alıyor kanyonda. Yazılı Kanyon ülkemizin az bilinen doğal ve tarihi güzelliklerinden birisidir. Kanyonda yapılacak yaklaşık bir, bir buçuk saatlik kolay yürüyüş parkuru sizlere bu doğa harikasını yeterince tanıtmaya yetecek kanısındayım. Kanyonda yürüyüşe başladığımda ilk dikkatimi çeken dik yarlardan çağlayarak akan bir nehir, kafamı gökyüzüne doğru kaldırdığımda ise metrelerce yükseklikte sivri tepeler ve gözlerimin önünde bu kadar değişik türde ağacı ve bitkiyi başka hiçbir yerde bulamayacağım bir vadi uzanıyor. 

Bu eşsiz Tabiat Parkı’nda kızılçam, kızılağaç, saçlımeşe, çınar, ardıç, ceviz, keçiboynuzu, defne, zeytin, sandal, sakız, ladin ağaçları ile katırtırnağı, zakkum, yaban gülü, sarmaşık, eğrelti gibi bitki türleri eşsiz renk ve koku cümbüşü içinde birbirleri ile uyum içinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Yürüyüş parkurunun başında biraz dik kayalar arasından başlayan yürüyüş demir köprülerden sonra meşhur kral yoluna ulaşıyor. Kanyonun içinde ikinci köprünün sağında tahrip edilmiş olan “Hür İnsan Üzerine” adlı şiirle karşılaşıyorum. Hz.İsa’nın havarilerinden olan Aziz Paul, Perge'den Pisidia'ya giderken bu kanyondan geçmiştir. Bu yüzden kanyon, hristiyanlar ve din turizmi için de kutsal yerlerden birisi sayılıyor. 

"HÜR İNSAN ÜZERİNE YAZILAN ŞİİR"
Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek : 
Hür kişi sadece karakterinde hür olan kişidir
Kişi hürriyetinin ölçüsü bizzat kendi doğasında bulunur
Ve kararında içtenlikliyse hür kişi ,
Yüreğinde ise dürüstlüğü, işte bunlar asil yapar kişiyi
Ve bununla yücelir hür kişi hatalarla değil.
Ana-babadan gelen uydurma bir asaletten tat almaz o :
Zira ana-baba değildir hür insanı doğuran
Zeus'tur herkese ata olan ve de tek kök insanoğluna
Herkesin tek şansı vardır. O alır kader icabı beden güzelliğini
Budur soy güzelliği ve hür olma hali gerçek anlamda.
Ruhen köle olan ise sakınmaz kötü sözden, katmerli köle de olsa
Aşırılıktır şiarı bu kişinin, yüreğinde soysuzluk vardır
Ey yolcu, Epiktetos köle bir anadan doğmuştu, ama
Yüceydi herkesten, bir kartal gibi: bilgelikte ise takdire şayandı ruhu
Söylemem gerekirse, tanrısal bir varlık doğurdu onu. Keşke şimdi de (bu mümkün olsa) 

Böylesine yararlı ve sevinç kaynağı bir insan
Tüm ünlü kişiler arasında köle bir anadan dünyaya geldi.

Şiirin şairi olan Epiktetos, MS.50 yılı civarında Frigya'nın Hierapolis kentinde dünyaya gelen ve 138 yılında Epirus bölgesindeki Nikopolis kentinde ölen ünlü bir filozoftur. 'Epiktetos' aslında bir isim değildir. Köle, esir anlamına gelir. Yaşadıklarından dolayı ona isim olarak konmuştur. Roma'ya köle olarak götürülmüş, daha sonra azat edilmiştir.

Tanrının birliğine, tüm insanların aynı ve tek tanrıdan geldiğine inanan bir düşünür olan Epikietos'a göre, “İnsan, insanın efendisi olamaz. Kader eninde sonunda şöyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümüze koyar görünen ya da görünmeyen zaman içinde herkes günahlarının bedelini öder. Bunu bilen insan kimseye kızmaz, gücenmez, kimseyi aşağılamaz, kimseyi itham etmez, kimseden nefret etmez, kimseye kin tutmaz” biçiminde hümanist düşüncelere de rastlamaktayız. 

İslamiyetten yedi yüz yıl önce, aynı anda birçok tanrıya inananların bulunduğu bir çağda insanların tek tanrıdan geldiğini söyleyen şiirinin yazıldığı kaya, arkasında belki hazine vardır diye dinamitle patlatılmış. Tabii arkasından hazine filan çıkmamış ama şiirin tam ortasında duran derin çukur insan hırsının belki de tam yerinde bir göstergesi olarak bölgeyi gezenlere ayrı bir ders daha veriyor. Yazılı kanyon gibi sayıları bini geçen doğal ve tarihi mekanlarımızın daha iyi korunmasını sağlayacak önlemlerin bir an önce alınması dileği ile kanyonda ki yürüyüşüme devam ediyorum. Manzara ve sessizlik harika. Biraz önce okuduğum şiirin etkisiyle içimden coşkuyla, umutla dolu.

Elma Bahçeleri Arasında Tabiat Harikası  “KOVADA GÖLÜ”

Isparta il sınırları içinde göller bölgesinde yer alan küçük bir göldür. Eğirdir Gölü'nün doğal bir uzantısıdır ve Eğirdir Gölü’nde bulunan fazla su bir kanalla Kovada Gölü’ne akıtılmaktadır. Kovada Gölü’nün çevresi zengin bitki örtüsüne sahip ve yüzlerce çeşit hayvan barındırıyor. Bu özelliklerinden dolayı “Milli Park” niteliğini almış. Yaklaşık 40 km2 yüzölçümü olan ve karstik çöküntülerden meydana gelmiş olan Kovada Gölü'nün rakımı 900 metre olup uzunluğu 9 km, genişliği 2-3 km, derinliği ise, 6m dir. 

Elma bahçelerinin arasından geçen yolla ulaştığım Kovada Tabiat Milli Parkından ayrılıyorum ve Pisidia turum devam ediyor. Torosların göç yollarını aşarken binlerce yıllık yaşamları da gözlemek mümkün oluyor. Sanki hiç bir şey değişmemiş gibi yaşam devam ediyor.

Göller Bölgesinde yolum üzerinde Pisidia’nın en eski yerleşmelerinden biri olan Eğridir’e uğruyorum. Yazdan kalma bir günde giriyorum Eğirdir’e. Gölden esen sert rüzgar yüzümü yakıyor yakmasına ama havadaki oksijen oranı da bir o kadar yaşama sevinci ile dolduruyor içimi. Kolay değil cennette olmak.  Gözümün algıladığı bu renkleri biraz olsun yansıtabilmek amacı ile basıyorum deklanşöre.

Cennetten Bir Köşe “EĞRİDİR GÖLÜ”

Eğirdir için Selçukluların burası Cennetabad’dır sözünü haklı çıkartırcasına gölün her bir kıyısında renklerin ayrı bir dansı çıkıyor karşıma. Kovada gölü milli parkı başta olmak üzere birçok doğal güzellik Eğirdir’e gelenleri büyülüyor.

Her mevsim ve günün her saatinde renk değiştiren Eğirdir Gölü, tapusu Eğirdir halkı tarafından Yüce Önder Atatürk'e verilen Can adası, dünyada eşine az rastlanan Kasnak Meşesi ve Sığla Ormanları, Türkiye'nin en önde gelen Kemik Hastalıkları Hastanesi, elması ve sadece Eğridir'de görülen Apollon Kelebeği ile tarih ve doğa zengini bir ilçedir. Gölde, Eğirdir'e bir yolla bağlanmış bulunan iki küçük yarım adacık bulunmaktadır. Can Ada, ve Yeşilada. 

Yeşilada: Eğirdir şehir merkezine 1.5 km. uzaklıkta olan Yeşilada, 9 hektar alan üzerinde taş temelli ahşap evleri, dar sokakları ve küçük balıkçı barınağı ile otantik özelliğini korumaktadır. Eskiden halk arasında NİS olarak bilinen Yeşilada, ev pansiyonculuğunun yaygınlığı ve balık lokantaları ile dikkat çeker. Adada ayrıca Hristiyanlarca kutsal sayılan Ayastefanos kilisesi yer almaktadır.

Canada: Eğirdir ile Yeşilada arasında yer alan 7000 m2 büyüklüğünde sevimli bir adacıktır. Yapılaşma yoktur. Sadece piknik alanı olarak düzenlenmiştir. Ada Atatürk'ün Eğirdir'i ziyareti sırasında 1 Şubat 1933 tarihli Belediye Encümen Kararı ile kendisine hediye edilmiştir. Atatürk’ün ölümünden sonra mirasçıları tarafından yeniden Eğirdir Belediyesi’ne bağışlanmıştır. Canada, çadır ve karavan turizmine güzel bir mekan teşkil eder. Eğridir’de ayrıca Pisidia antik yerleşim kenti olan Prostanna ve Eğridir kalesi de görülmesi gereken yerler arasındadır. 

Üçüncü Büyük  “BEYŞEHİR GÖLÜ”

Göç yolunu takip ederek Beyşehir Gölüne, ulaşıyorum. Türkiye'nin üçüncü büyük gölü olan Beyşehir gölü İç Anadolu'nun batısına yakın, Beyşehir, Seydişehir arasındadır. Yüzölçümü 651 km², uzunluğu 45 km, en geniş yeri 25 kilometredir. Çevresi, yüksekliği 2.000 metreyi aşan Toroslarla çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği ise 1115 m. dir. 

Beyşehir tarihinde Hitit, Frig,Lidya, Pers, Roma ve Bizans Selçuklu ve Osmanlı egemenliği altında kalmış ve günümüze bir çok yapı miras kalmıştır. Yenişarbademli yakınlarında, göl kenarında ve 3 km kadar açıktaki Kızkalesi adacığı üzerindeki kalıntılar, Kubadabad Sarayı Harabeleri Selçuk döneminin eserleridir. Bir gece Seydişehir de kamp yaptıktan sonra, Toroslarda Göller Bölgesi olan Pisidia’dan Kilikia’ya doğru geçiş yapıyorum. Önce Suğla Gölü ve sonrasında kuş uçmaz kervan geçmez yollardan ulaşabildiğimiz Söbüçimen Yaylası. 

Susuz bir Göl “SUĞLA GÖLÜ”

Manzarayı gördüğümde içim burkuluyor. Toroslardaki sulama alanı olarak bilinen Suğla’da kuraklıktan nasibini almış durumda. Göl seviyesi oldukça düşük ve balıkçı tekneleri karaya oturmuş yağmurun yağmasını bekler gibiler. Bu susuzluk Yörüklerin tarımsal yaşamını da etkilemiş. Beyşehir gölünden açılan kanallarla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Gün geçtikçe artan küresel ısınma burada iyice gözler önüne serilmekteydi.

Devam edecek. Rota Kilikia toprakları.

Hepiniz sevgiyle kalın.

Melih Eriş

 

 

 

 


Yorumlar - Yorum Yaz

MELİH ERİŞ GEZİLERİ



MELİH ERİŞ VINTAGE




GEZGİNİN SEYİR DEFTERİ
GRUBUMUZ





FACEBOOK SAYFAMIZ


TÜRK MÜHRÜ PROJEMİZ

 

Takvim
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.142532.2713
Euro34.804134.9436
Site Haritası