• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Giza Piramitleri
    • Mısır
    • Machupicchu
    • Peru
    • Perito Moreno Buzulu - Patagonya
    • Arjantin
    • Taman Negara
    • Malezya
    • Amazonlar
    • Güney Amerika
    • Kukulkan Piramidi
    • Meksika
    • Java Adası
    • Endonezya
    • Mui Ne
    • Vietnam
    • Annapurna Ana Kamp
    • Himalayalar, Nepal
    • Ha Long Bay
    • Vietnam
    • Uyuni Tuz Çölü
    • Bolivya
    • Batu Cave
    • Malezya
    • Boracay
    • Filipinler Boracay
    • Sky Mirror
    • Malezya



İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını,

belki de sadece
keşfetmenin hazzını...


Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla
gör. Ağaçların fısıltılarını, böceklerin seslerini dinle. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür.
Keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!
 Melih Eriş

.................................................
GEZİ YAZILARIM
MELİH ERİŞ REHBERLİĞİNDE GEZİLER
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam60
Toplam Ziyaret345125

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ


BAŞTAN BAŞA KUZEY KIBRIS, AKDENİZ’DEKİ CENNET ADA




Her mevsim başka bir güzeldir Kuzey Kıbrıs’da. Burada herhangi bir güne değil düş dünyasına uyanırsınız. O düş dünyası ki gökkuşağının tüm renklerini barındırır içinde.

Kuzey Kıbrıs, bozulmamış doğal güzellikleri, eşsiz tarihi zenginlikleri ile Akdeniz’de cennet bir adadır. Türkiye’ye 64 km, Suriye’ye 96 km ve Mısır’a 400 km uzaklıkta, Doğu Akdeniz’in berrak mavi sularında uzanır. Sicilya ve Sardunya’dan sonra Akdeniz’in 3. büyük adasıdır.

Kuzey Kıbrıs, dost canlısı insanları, tertemiz ve bozulmamış doğası, neredeyse tüm yıl boyunca güneşle yıkanan kilometrelerce uzunluktaki kıyı şeridi, altın kumsalları ve 9000 yıllık görkemli tarihi ile gezginlere en misafirperver karşılamayı sunuyor.
Gotik kiliseler ile bir arada bulunan Beşparmak Dağlarına hakim haçlı kaleleri, tapınak kalıntıları ile İngiliz kolonyal mimari örnekleri, tarihin fantastik bir karışımı olarak karşıma çıkıyor.

Kuzey Kıbrıs’ta geçmişin yarattığı büyülü duygular ile günümüzün etkileyici atmosferi bana hafızalardan silinmeyecek görüntüler sunuyor.

Baştan Başa Kuzey Kıbrıs gezim esasında Kıbrıs’ın ne kadar zengin bir kültüre ve tarihe sahip olduğunu gözlemliyorum. Dip Karpaz’dan Lefke’ye, Girne’den Mağusa’ya uzanan yolları bir bir arşınlarken bu adanın üzerinde kurulmuş değişik uygarlıkların bıraktığı zengin bir tarihi mimari mirasa tanık oluyor, batıda Soli ve Vouni’den Lefkoşe’de Arab Ahmet camisine Mağusa’daki Selamis’den Karpaz’daki Apostolos Andreas manastırına 9000 yıllık mirasın üzerinde geziniyordum, Kısaca adanın tarihi hakkında bilgilerimi yokladığımda, adaya ilk yerleşimlerin nereden geldiği bilinmese de M.Ö 8.yy da Asur İmparatorluğunu parçası olan ada, sonrasında sırası ile Babiller, Mısır, Perslerin ve Romalıların egemenliği altına girmiştir. Daha sonrasında uzun süre haçlılar ve Osmanlılar adanın hakimi olmuşlardır. Osmanlılar adayı İngiltere’ye kiralaması ile ada elden gitmiştir. Bugün ise herkesin bildiği üzere ada ikiye bölünmüş ve halklar birbirinden ayrılmışlardır.

Her daim canlı, enerjik ve eşsiz bir Akdeniz limanıdır Girne. Bir yazarın dediği gibi “Yıllardan gelen bir uyumla Beşparmak Dağları bir tarafta, mavi Akdeniz bir tarafta, kutsadığınız eşsiz bir hediye sunar, küçük küçücük GİRNE"...

Girne ve çevresinde Bellapais manastırı, St.Hilerion kalesi, Girne kalesi ve eski limanı, hazine adası, İngiliz köyü, gezilecek yerler arasındadır.

Doğuda Karpaz’a kadar uzanıp Millipark olarak ilan edilen alan içinde kumulların üzerinde yürümek, yürürken de her köşeden çıkabilen Karpaz eşeklerini sevmek. Zafer burnuna uzanıp Apostolos Andreas manastırını gezmek, altın kumsallarında denize girmek, tarihi Kantara kalesine tırmanmak.. 2300 yıllık Gazimağusa’nın tarihi içinde zamanda yolculuk yapmak, yaparken de İkiz kuleler, St.Barnabas manastırı, Akkule, Lala Mustafa Paşa cami, Salamis harabeleri, Namık Kemal müzesi, Otello Kulesini gezmek, İskele’de sokak pazarı keyfini yaşamak, yasaklı Maraş hattına bakıp iç geçirmek,

Batıda ise maceraperestler için ideal olan Güzelyurt’a kadar uzanıp inanılmaz güzel koylarda Akdeniz’in mavi sularında yüzmek, Yeşilyurt’da kamp yapmak, sevimli Lefke sokaklarında yürümek, Soli antik kenti ve Vouni sarayını gezmek, Mavi Saray adı ile müze olarak açık tutulan köşk de savaş zamanı izlerini hissedip hüzünlenmek. Başkent Lefkoşe’ye doğru uzanıp, aracınız varsa Buffovento kalesine çıkmak ve sonrasında tırmanıp Beşparmak dağları üzerinden aynı anda hem Girne’yi hem de Lefkoşe’yi görmek, hatta akşam saatlerine denk gelmişseniz Rum kesiminde kalan Nicosia’nın şehir ışıklarının bir bir yandığını görmek, sokaklarda yürürken Osmanlı’dan kalma Türk mimari eserlerini gezerken fotoğraf karelerine eklemek, yöresel yemeklerden olan molohiya, yalancı dolma, kolokas ve bombar yemek...

Bu gezim esnasında gözlemlediğim Kuzey Kıbrıs’ın geleneksel misafirperverliği Anadolu insanımızı aratmayacak kadar iyiydi. Şu atasözü ile de bunu destekliyorlar.

“Gönül ne kahve ister ne de kahvehane, gönül dost ister kahve bahane”

Farklı rotalarda buluşmak umudu ile.

Hepiniz sevgi ile kalın.

Melih Eriş

Yorumlar - Yorum Yaz

MELİH ERİŞ GEZİLERİ



MELİH ERİŞ VINTAGE




GEZGİNİN SEYİR DEFTERİ
GRUBUMUZ





FACEBOOK SAYFAMIZ


TÜRK MÜHRÜ PROJEMİZ

 

Takvim
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Site Haritası