• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Giza Piramitleri
    • Mısır
    • Machupicchu
    • Peru
    • Perito Moreno Buzulu - Patagonya
    • Arjantin
    • Taman Negara
    • Malezya
    • Amazonlar
    • Güney Amerika
    • Kukulkan Piramidi
    • Meksika
    • Java Adası
    • Endonezya
    • Mui Ne
    • Vietnam
    • Annapurna Ana Kamp
    • Himalayalar, Nepal
    • Ha Long Bay
    • Vietnam
    • Uyuni Tuz Çölü
    • Bolivya
    • Batu Cave
    • Malezya
    • Boracay
    • Filipinler Boracay
    • Sky Mirror
    • Malezya



İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını,

belki de sadece
keşfetmenin hazzını...


Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla
gör. Ağaçların fısıltılarını, böceklerin seslerini dinle. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür.
Keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!
 Melih Eriş

.................................................
GEZİ YAZILARIM
MELİH ERİŞ REHBERLİĞİNDE GEZİLER
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam63
Toplam Ziyaret345128

BURSA VE ÇEVRESİ 3

Bursa ve Çevresi – 3


Mudanya, şehir kalabalıklığından hemen sıyrılıp, Mudanya karayoluna doğru rotamı çeviriyorum. Düzgün çift şeritli bir otobanla yol Mudanya’ya devam ediyor. Neredeyse Bursa’yla iç içe geçmiş durumda. Binalar, binalar. Bir tepenin üzerinden Gemlik körfezini görmeye başladığımda aracımı durdurup iniyorum, fakat müthiş bir fırtına var dışarıda durmak mümkün olmuyor. Bir iki poz alıp yoluma yokuştan aşağıya sallanarak devam ediyorum. Mudanya’yı tepeden görmeye başladığımda manzara hayal kırıklığı yaratıyor bende. Çok katlı binalar çevrelemiş bu sahil kasabasını. Anlaşılan Bursa’lılar yazın da bina ortamlarından çıkıp yine binalar arasında tatillerini geçirmeye buraya geliyorlardı. Tuhaf ama niye şaşırıyordum ki, bu hep böyle değil miydi?

Mudanya’ya girdiğinizde deniz kenarına ulaşmak için binaları aşmanız gerekiyor. Neredeyse sıfır seviyesinde denize yakın yapılmış yerleşimler. Havada kararmak üzere, artık bu geceyi istemesem de burada geçireceğim. Zira tüm gün Bursa gezisi beni biraz hırpalamıştı. Kendime kalacak bir yer ayarladıktan sonra, Mudanya sokaklarında dolaşmak istiyorum fakat fırtına buna engel oluyor. Sahil yürüyüş bandında denizden gelen dalgaların ıslatmalarına biraz direnerek etrafı gözlemliyorum. Sahilde birkaç kır kahvesi ve restoran var, oturamıyorum çünkü bira satmıyorlar. Ben de birkaç bakkal dolaştıktan sonra ancak bulabildiğim birkaç kutu biramı alıp odama çekiliyorum. Tüm gece fırtına devam ediyor, odanın camından gelen sesler de bunu doğrular durumda.

Sabah gün doğumuyla birlikte kalkıp Mudanya’yı gündüz gözüyle gezmeye başlıyorum. Mudanya’yı okuldaki tarih kitaplarından hep hatırlarım. Kurtuluş savaşının zaferle noktalandığı ve anlaşmanın yapıldığı tarihi bir mekandır. Mudanya Mütakere Evi ziyaretçilere açık tipik bir Osmanlı yapısı. İki katlı olan yapının ilk katında anlaşmanın yapıldığı toplantı ve çalışma odaları, üst katta ise İsmet İnönü ve Asım Gündüz Paşa’nın yatak odaları bulunmaktadır. 
Mudanya, tarihte İonya Uygarlığı'nın 12 büyük kentinden birine ev sahipliği yapmış olup M.Ö.7.yy 'a tarihlenmektedir. Mudanya’nın antik ismi Apameia Myrieia'dır. 

Zeytinbağı (Tirilye), Mudanya’dan rotamı 12 km batısında bulunan Zeytinbağı’na doğru çeviriyorum. Burası Mudanya’ya göre daha sakin bir tatil beldesi. Tarihi dokusundan pek fazla bir şey kaybetmemiş. Burası antik çağdan beri Tirilye adıyla tanınıyor. Tirilye adı bu kıyılarda bolca avlanan barbun balığından geliyormuş. Tirilye deniz kıyısında tepelere kadar uzanan zeytinliklerin eteklerinde, bir vadi içinde, tarihi evleri ile eşsiz bir atmosfere sahip. Zeytini, zeytinyağı ve balığı ile ünlü bu şirin kasabadan ayrılarak tekrar Mudanya yönüne doğru yol alıyorum. Gemlik körfezi kıyı şeridi boyunca ilerleyerek Güzelyalı’ya varıyorum. Burası da şirin bir tatil beldesi fakat Mudanya ile iç içe girmiş ve aynı bina kalabalıklığı burayı da sarmış durumda. Deniz kenarında kısa bir yürüyüş sonrası buradan ayrılıyorum.

Gemlik (Cuis)
Güzelyalı'dan Gemlik körfezini, 24 km'lik sahil yolunu takip ederek Gemlik’e varıyorum. Gemlik, Bursa’nın kuzey batısında aynı adlı körfezden ismini almıştır. Her sabah sofralarımızın vazgeçilmez tadı olan zeytinin anavatanıdır. Kıyı boyunca başlayan zeytin işletmeleri bu şirin kasabanın dokusunu değiştirmiş ve oldukça büyümüş. Bende bir de anısı var buranın. Gemlik, annemin babasının memleketidir. Çocukken hep buraları ve güzelliklerini anlatırdı dedem bana. Şimdi görse o da tanıyamaz kendi memleketini. 
Gemlik’in antik zamandaki adı Cius. Roma, Pers, Bizans egemenliği altında kalmış, ta ki Osmanlı İmparatorluğu buralara el atana kadar. Gemlik’te çok fazla kalmadan rotayı İznik’e çeviriyorum.

İznik (Nikaiae) – İznik Gölü (Askania)
Gemlik’ten İznik’e 25 km'lik yol boyunca İznik Gölü eşlik ediyor. Etraf zeytin ağaçları, bağ ve bahçeler ile çevrilmiş durumda. Hava oldukça güzel, yol almak için müsait. Tarihi dokusu oldukça zengin bir kasaba İznik. Burası Sadece Bursa’nın değil bütün Marmara Bölge’sinin en önemli tarihi ve turistik yöresidir. İznik’e yaklaştıkça trafik ve insan kalabalıklığı oranında bir artış gözlemliyorum. Bütün esnaf sokaklarda, dükkanlarının önünde gelen geçeni selamlıyor. Uygun bir yer bulup hem İznik’in tarihi dokusuna hem de halkla sohbete dalıyorum. Yabancılara ılımlılar, hoşgörü hakim İznik sokaklarında. Bolca vaktim olduğundan hem antik, hem Osmanlı ve hem de günümüz dönemi eserlerini tek tek geziyorum.

Bir sonraki durağım İznik Gölü ve Yenişehir oluyor. İznik hakkında daha detaylı bir yazım olduğundan burada detay anlatmadan sizi İznik ve İznik Gölü yazıma davet ediyorum.

Artık yola koyulma zamanı gelmişti, buradan 20 km uzaklıkta bulunan Yenişehir kasabasından geçerek Bursa’ya varmayı planlamıştım. Yenişehir’e geldiğimde notlarımda bir müze evden bahsediyordu. Şemaki Evi Müzesi, İran'ın Şemaki kasabasından Anadolu'ya gelerek Yenişehir'e yerleşen Şemaki ailesi tarafından 18. yüzyılda yaptırılmıştır. Konak olarak adlandırılabilecek ev iki katlıdır. Zemin katta taşlık ve sağ tarafında mutfak ve kiler, sol tarafında iki oda yer alır. Ahşap bir merdivenle üst kata çıkılıyor. Burada bir sofa, sofaya açılan bir baş oda ile biri küçük diğeri büyük iki oda daha yer alıyor. Bu odalarda görülen zengin kalem işi süslemeler dikkat çekicidir. Osmanlı sivil mimarisinin bu eşsiz örneği müze olarak halkın ziyaretine açılmıştır. Yenişehir yol güzergahında olan bir kasaba olmamasına rağmen bu güzelliği görmek için ziyaret ediyorum.

Bursa şehir merkezi ve çevresi dolaş dolaş bitmiyor. Aslında bitmesin de istiyorum. Her biri ayrı güzel. Bu gece yine Bursa'dayım. Çünkü yarına daha güzelleri gelecek...

Sabah yola koyulma zamanı, bugünkü hedefim akşamüstü saatlerinde Kütahya’da olabilmek. Bursa'nın 40 km dışında olan ve cennetten bir köşe olarak anılan Gölyazı (Apollania) kasabası oluyor. Yolumu biraz uzatsa da burayı görmeden Bursa'dan ayrılmıyorum.

Gölyazı, Bursa’nın en zengin antik yerleşim yerlerinden biridir. Yarımadanın üzerinde kurulan Gölyazının tarihi M.Ö. 6. yüzyıla dek uzanır. Kasabanın göbeğinde 750 yıllık bir çınar ağacı misafirlerini karşılıyor. Gölyazı ile ilgili detaylı yazıyı tıklayarak okuyabilirsiniz.


Gölyazı'nın nefes kesen atmosferinden ayrılıp yol almaya başlıyorum. Fakat yol aldıkça karşıma çıkan güzellikleri de görmeden geçemiyorum. Acelem yoktu, uzun zamandır da bu kadar keyifli yol almamıştım. Bursa’dan çıkıp İnegöl yönüne doğru yol almaya başladığımda 10 km kadar ilerlemiştim ki, Cumalıkızık Köyü (tıklayarak Cumalıkızık yazımı okuyabilirsiniz) tabelasını görüyorum ve sapıyorum. Uludağ eteklerine doğru giden yolda yaklaşık 3 km sonra köye varıyorsunuz. Osmanlı zamanından kalma evlerin karşıladığı bir köy. Yaşam halen o günlerde gibi devam ediyor sokaklarda. Osmanlıların Bursa civarına yerleşmeye başladıkları yıllarda kurulmuş 700 yıllık bir vakıf köyü. Köy tarihi dokusunu bugüne kadar korumuş ve Osmanlı erken döneminin kırsal sivil mimarisinin eşsiz örneklerini bağrında taşımaktadır. Muhakkak görmenizi tavsiye ederim.

Bir gezgin için en güzel sloganlardan biridir, yola devam durmak yok! İnegöl’ü 10 km kadar geçtikten sonra Domaniç-Tavşanlı tabelasından ana yoldan ayrılarak Kütahya yönüne doğru rotamı çeviriyorum. 6-7 km sonra, daha önce hiç duymadığım ve bilmediğim bir tabela gözüme ilişiyor. Oylat Mağarası, hemen sapıyorum. Sapaktan yaklaşık 11 km sonra Oylat mağarasına varıyorum.

Buralarda rakım biraz yükseldi ve hava da serin. Mağaranın girişinde bir görevli karşılıyor ve giriş ücreti ödeyip giriyorsunuz. Burayla ilgili bilgi soruyorum ya da tanıtıcı broşür istiyorum. İngilizce var diyor, alıyorum. Görevlinin Oylat mağarası ile ilgili bana söyleyebildiği tek şey iki yıl önce televizyon için “Kınalı Kar” dizisi çekilmiş burada.

Etraf yüksek dağlarla çevrili ve yemyeşil, hemen mağaranın önünden akan şelalenin getirmiş olduğu ses doğadaki bütünlüğü tamamlıyor. Otoparktan yürüyerek ilerliyor ve bir inişten sonra mağaradan içeriye doğru yol almaya başlıyorum, yaklaşık 665 metre yürüme bandı hazırlanmış seyir için. Oldukça derin bir mağara, loş bir ışıklandırma ve tasavvuf müziği eşliğinde geziyorsunuz. Ortam güzel. Derinlere doğru ilerledikçe sarkıtlar bir bir kendini göstermeye başlıyor. Gezgin ruhumun bana buraları göstermesinden dolayı hoşnutum. Sarkıtlar sanki elle yapılmış gibi büyüleyici bir şekilde duruyorlar. Elimdeki broşürden faydalanarak, yüksekliğin 126 metreye vardığı noktalar, genişliğin 50 metreyi bulduğu alanları gözlemliyorum. İçeride nem oldukça fazla, ısı da 15 derece civarında. Yaklaşık 45 dakikada gezimi tamamlıyorum. Dışarıya çıktığımda derin bir nefes alarak Bursa gezimin son noktası olan Oylat Mağarasını da hafızama kaydetmenin mutluluğunu hissediyorum.

Şimdi farklı rotalar ve yeni yerler görmek üzere direksiyonumu Kütahya’ya çeviriyorum. Yeni keşiflerde buluşmak üzere.
Hepiniz sevgiyle kalın
Melih ERİŞ

MELİH ERİŞ GEZİLERİ



MELİH ERİŞ VINTAGE




GEZGİNİN SEYİR DEFTERİ
GRUBUMUZ





FACEBOOK SAYFAMIZ


TÜRK MÜHRÜ PROJEMİZ

 

Takvim
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Site Haritası