İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını,
belki de sadece keşfetmenin hazzını...
Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla
gör. Ağaçların fısıltılarını, böceklerin seslerini dinle. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür.
Keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!
Melih Eriş
.................................................
ORTAÇAĞ MASALI VENEDİK
Zenginliği, rengi, ışığı, festivalleri, dokusu ve tarihi, Venedik’i olağanüstü güzel ve başka şehirlerle kıyaslanamaz hale getiriyor.
Venedik insanın romantik, yalnız, mutlu veya depresif olabileceği ama kendini yine de kabul edilmiş hissedeceği bir yerdir. Denizin ortasına kondurulmuş muhteşem yapılardan oluşan ve geçen yüzyıllardan etkilenmeden günümüze kadar gelebilen, dünyanın en sihirli şehirlerinden biri olan Venedik, insanın görmeden ve içinde yaşayıp o nemli havasını solumadan gözünde canlandırabileceği bir yer değildir.
Venedik’i ne zaman ziyaret etsem, asırlar boyu sanatçıların, aşıkların, yazarların, şehrin otantik kalbi Piazza San Marco’da buluşup, ortaya çıkardıkları eserlerin büyüsü içime coşku ile dolar.
Venedik, kuzey İtalya'nın doğusunda Adriyatik Denizi kıyılarında karaya 4 kilometre uzunluğunda 177 kanal ve birbirine 358 köprüyle bağlı 118 adadan oluşmaktadır. Kentin büyük bölümü lagünün dibine çakılmış milyonlarca kalasın üzerine inşa edilmiştir.1846 yılında yapılan demiryolu anakara ile Venedik’i birbirine bağladıktan sonra ada statüsü kaybolmuştur. Artık araçla Piazzale Roma’ya kadar gelinebilmektedir. Ondan sonrasında Venedik içlerine ya yürüyerek ya da kanallarda bot taksi, gondol gibi ulaşım araçları kullanarak gidilebilmektedir.
Venedik'te yaşayanların %50'den fazlası geçimlerini turizmden sağlamaktadırlar. Bugüne kadarki rekor turist sayısı günde 150.000 olmuştur. Şehrin çok turistik olması ve herşeyin deniz yoluyla taşınması sonucu fiyatlar İtalya'nın geneline göre %10 daha pahalıdır.
San Marco'da yerini almış olan St. Mark's Meydanı Venedik'in en egzotik ve en ihtişamlı yerlerinden biridir. İnsanlar her yıl karnaval ambiyansını yaşamak için bu ünlü parka akın ederler. Dünyaca meşhur Venedik Maske Festivali 1979 yılından beri her yıl Paskalya'dan önceki 12 gün boyunca kutlanmaktadır.
San Polo, San Marco'da bulunan Ponte di Rialto Grand Kanalı üzerine kurulmuş ilk köprüdür. Rialto Venedik'in ticaret merkezidir. Köprünün üzerinde her zaman buradaki sebze ve meyve pazarlarına yönelmiş büyük bir kalabalık görülür.
Cannaregio'da yer alan 15. yüzyıl gotik yapıtlarından Ca'd’Oro harikulade bir tarihi eserdir. Bu benzersiz sanat galerisinde çoğunlukla 15. ve 16. yüzyıla ait değerli parçalardan oluşan zengin bir koleksiyon mevcuttur. Özellikle Grand Kanal'a bakan balkonlardan görülebilen muhteşem şehir manzarası büyüleyicidir.
9. yüzyılda kurulan San Marco'daki Palazzo Ducale (Doge's Sarayı) Venedik Cumhuriyeti yönetiminin merkezi olmuş muhteşem bir kaledir. Bu gotik yapıt, zamanın Venedik Dükünün kaldığı mekan olmuştur.
Şehirdeki diğer gezilecek yerler arasında, Frari Bazilikası, St Mark Bazilikası, Peggy Guggenheim Koleksiyonu, Correr Müzesi, Torcello sayılabilir.
Palazzo Mocenigo Kütüphanesi sahip olduğu zengin ve güncel koleksiyonuyla çalışma ve araştırma yapmak için oldukça ideal bir kütüphanedir. Bu kültür binasında çok sayıda kitap, dergi ve diğer basılı eserleri bulmanız mümkündür.
Kentin güneyinde yer alan Pellestrina Adası küçük bir Venedik gibidir. Sessiz, sakin, huzurlu ve hatta rüya gibi bir yürüyüş isterseniz buraya uğrayabilirsiniz. Hatta dolmuş feribotlara binip Lido Adası'na gidip Adriyatik'in serin sularında deniz keyfi yapabilirsiniz.
Venedik kalabalığı ve karmaşası ile bazen ürkütücü olsa da, insana kendi olma fırsatını vermektedir. Kendinizi kentin ritmine ve insanın içine işleyen o huzura teslim ettiğinizde Venedik’in gerçek tadına varabilirsiniz.
Farklı rotalarda buluşmak dileği ile sevgiyle kalın.
Melih Eriş