İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını,
belki de sadece keşfetmenin hazzını...
Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla
gör. Ağaçların fısıltılarını, böceklerin seslerini dinle. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür.
Keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!
Melih Eriş
.................................................
Himalayaların gölgesinde Nepal ülkesini gezmeye başlıyoruz. Nepal 1 gezi yazımda Nepal’e genel bir bakış yapmıştık. Şimdi ise Nepal'in belirli bölgelerine seyahat ediyoruz.
Kathmandu’ya vardığınızda havalimanından bir taksiyle turistik bölge olan Thamel’e gitmelisiniz. Etraf çok kalabalık, trafik, insanlar ama hoşuma gidiyor. Çok sakinler. Thamel şehrin merkezi olmasına rağmen her şey küçücük. Caddeler cadde değil, sokak bile denemez. Arabalar küçücük, zaten çoğunlukla yaya veya rikşalar var. Bildiğimiz “şehir” anlayışının oldukça dışında, ama öyle süslü, renkli ve hareketli ki insanı gönülden kendisine bağlıyor. Bir çok değişik malzeme tezgahları süslüyor ve hepsi sizi içine doğru çekmeye başlıyor. Tütsüler, kitaplar, kokulu mumlar, cd'ler, değerli taşlar, pirinçten yapılma kâğıt ürünleri (takvimden tutun deftere, mektup kâğıdına kadar – kâğıdın yüceltildiği güzellikte ürünler), Tibet işi ve taşlı takılar, süsler, kilimler, yastık kılıfları, muhteşem ipek kumaşlar. Her yer rengârenk ve çok güzel.
1960’larda karayoluyla Nepal’e akın eden hippilerin kaldığı ve adını onlardan alan nostaljik sokak “Freek Street” Kathmandu şehir meydanının (Durbar Square) güneyinde bulunmaktadır. Turistler arasında eski popülaritesini kaybetmiş olmasına rağmen, hâlâ birçok ucuz otelin bulunduğu ve sırt çantalı turistlerin tercih ettiği bir yer. Thamel ise Kathmandu’da artan talebe cevap vermek için hızla gelişen, tamamı turistik dükkânlarla, lokantalarla, otellerle dolu sokakların olduğu merkezdir.
Sokakların büyüsünden kurtulup çevreyi tanımak için plan yapma zamanı geldi. Kathmandu’da yaşayan Hindular için kutsal olan Bagmati nehrinin her iki yakasına dağılmış olan Hindu tapınağı ve ölü yakma törenlerinin yapıldığı yer Pashupathinath Tapınağı ilk durağım. Kathmandu'nun en önemli Hindu tapınağı Pashupatinath, kutsal olduğuna inanılan Bagmati Nehri’nin kıyısında yer alıyor. Buraya Hindu inancına mensup olmayanların dışındakiler giremiyor ancak ölülerin yakıldığı kutsal basamakları görebiliyorsunuz. Şubat - mart aylarında gerçekleştirilen ve yüzlerce sadhunun katıldığı Tanrı Şiva’nın doğum günü (Maha Shivaratri) en önemli festivalidir. Bu tapınağın bir diğer özeliği de Şiva’nın en barışçı, en dingin ve en sessiz hali olan Pashupathi'ye adanmış olmasıdır.
Kathmandu Vadisi'ne kuş bakışı bir tepe üzerine konuşlandırılmış olan Swayambunath Tapınağı Budist ve Hindular için çok önemlidir. Yürüyerek bu tapınağa çıkmak isterseniz tam tamına 335 basamak tırmanmak zorundasınız. Ya da araçla daha yakın bir yere kadar ulaşabilirsiniz. İmkan bulabilirseniz Budist ayinlerini izleyebilirsiniz. Tapınak geniş bir alana kurulmuş ve huzur dolu bir yer. Kathmandu Vadisi'ni rahatlıkla izleyebileceğiniz teraslar var. Tapınakta gezerken, Tibetli Budist rahiplerin dev dua tekerleklerini döndürerek tapınağı tavaf ederken hep bir ağızdan söyledikleri OM MANİ PADME HUM mantraları içinizi coşku ve huzurla dolduruyor.
Kubbenin üzerinde yer alan kaidede Buddha’nın her tarafı gören gözleri yer almaktadır. Gözlerin ortasındaki üçüncü göz ise herkesin iç dünyasını gözetlemek için resmedilmiştir. Buddha’nın burun yerindeki görselde Newarice “bir” anlamında ifade ediliyor. Halka halka küçülerek yükselen kubbenin üzerindeki on üç adet halka ise Nirvanaya ulaşmanın mertebelerini ifade ediyor. En üstteki şemsiye ise Nirvanaya ulaşmanın göstergesi olarak simgeleşmiştir.
Boudnath Stupa, Nepalli Budistlerin en önemli tapınakları ve dini merkezleridir. Buddha'nın bir kısım kemiklerinin burada olduğuna inanılmaktadır. Tapınağın etrafında ise Tibet’ten göçüp yerleşen halkın evleri ve dükkanları bulunmaktadır.
Kathmandu krallığının önemli merkezlerinden biri olan Bhaktapur'u (gizli ya da hayalet şehir) saatlerce gezsenizde doyamazsınız. Eski evlerin bir çoğu şimdilerde restoran ve hediyelik eşya satan dükkanlar haline dönüşmüşlerdir. Öğle yemeği molasını burada vermeniz için birçok sebep olabilir. Zengin mutfak çeşitleriyle karnınızı doyurduktan sonra, şehrin gizemine kendinizi bırakabilirsiniz.
Eski krallık şehri olan Patan, artık günümüz başkenti Kathmandu’nun sınırları içinde yer almaktadır. Kathmandu’dan Bagmati Nehri’yle ayrılan vadinin ikinci büyük kentidir. Diğer adı Lalitpur olan Patan “Güzellikler Şehri” anlamına gelmektedir. Zanaatkârlar şehri olarak da anılır. En iyi metal işçiliği bu şehirde yapılmaktadır. Patan şehrinde tarihi eserleri gezerken büyülü bir geçmişe sahip olan tarihi doku arasında kaybolmanızı tavsiye ediyorum. Degu-Telaju, Mahadau, Parmati, Krishna, Ganeş, Vişnu ve Altın Tapınak görülecek yerler arasında yer almaktadır.
Başkent Kathmandu’nun bugünkü yerleşiminin yoğun olduğu bölgede yer alan Hannuman Dhoka, Saray meydanı ve yaşayan Tanrıça olarak kabul edilen “Kumari” nin evini ziyaret etmeden Kathmandu’dan ayrılmamalısınız.
Nepali Chulo adı verilen Nepal halk müziklerinin ve yemeklerinin sunulduğu bir mekanda yerel tatları, dansları ve müzikleri dinleyebilirsiniz.
Kathmandu'dan Chitwan milli parkına yaklaşık 6-7 saatlik kara yolculuğu ile ulaşabilirsiniz. Kathmandu - Chitwan arası 200 km'lik bir mesafe olmasına rağmen, yol her türlü sürprize açıktır. Nepal'de zamanı unutun, sadece yaşayın.
Tarım, Nepal’in başlıca gelir kaynağı. Terrai ovası ülke üretiminin çoğunu karşılarken, dağlık bölgeler de pek geri kalmıyor. Terrai ovasında verim çok daha iyi. Ne yazık ki, bu verimli topraklar onu işleyenlere ait değil. Çok az sayıda çiftçi kendi topraklarını ekip biçebiliyor. Nepal’de toprakların sahipleri ‘zemindar’ denilen ağalar. Çalışan köylülerse kiracı. Ürünün ancak %30’unu alabiliyorlar.
Tarlaların arasından geçen yolun belirli bir bölümünden sonra Trisuli nehri size eşlik ediyor. Yolda ilerlerken ipten yapılma asma köprüler ve rafting yapanları görebilirsiniz. İsterseniz siz de yapabilirsiniz.
Chitwan milli parkına girdiğinizde karmaşık yolların getirmiş olduğu bıkkınlık ve yorgunluk karşılaşacağınız ortam ile bir anda dağılıveriyor. Seçeceğiniz konaklama yeri çok önemli. Muhakkak nehir kenarında bir yer seçmelisiniz. Rapti nehri kenarında birçok otel bulunmaktadır. Fillerin konukları karşılaması ilginç bir gösteri ve hoş geldin seremonisi yapıyorlar. O günü nehrin kenarında yerleşerek gün batımını izlemelisiniz. Renkler adeta dans ediyor.
Chitwan'daki geleneksel yaşamı anlatan Taru dansçılarının gösterisi de izlenmeye değer. Yemek sonrasında nehrin kenarında ateşinizi yakıp keyifli sohbetler yapabilirsiniz.
Chitwan’daki programlara muhakkak katılmalısınız. Rapti nehrinde kanolarla bir saatlik bir yolculuk sonrasında ormanın derinliklerine doğru yürüyüşe geçip vahşi yaşamı gözleme şansı buluyorsunuz. Orman yürüyüşlerine muhakkak bir yerel rehber eşlik etmektedir.
Chitwan milli parkı içinde fil üzerinde iki saatlik safari esnasında gergedanlar, maymunlar, timsahlar, geyikler ve çeşitli kuş türlerini görme şansını yakalayabilirsiniz. Bu bölgeye özgü olan Bengal kaplanı görme şansı çok az olsa da, ayak izleri ile yetinebilirsiniz.
Chitwan-Pokhara arası 150 km ve yaklaşık 4-5 saatlik bir yolculuk. Yemyeşil yol manzaralarıyla büyük bir gölün kenarına kurulmuş olan Pokhara'ya vardığınızda bu yolculuğa değdiğini düşünüyorsunuz.
Pokhara Fewa Gölü’nün kıyısına kurulmuş oldukça sakin bir şehirdir. Himalayaların gölgesinde kurulmuş olan bu şehrin yüksek tepeleri akşam saatlerinde yansımasını gölün üzerine bırakıyor. Himalayalar dağ serisine Pokhara’da ilk defa bu kadar yakınlaşabiliyorsunuz Bütün zirveler karlarla kaplı. Gölün kenarında güzel ve yerel müziklerin olduğu birçok restoran ve bar bulunmaktadır.
Pokhara’ya geldiğinizde muhakkak yürüyüş programına katılmalısınız. Barış Stupa'sına çıkıp, Fewa gölünde bot turu yapıp gölün ortasındaki Hindu tapınağını ziyaret etmelisiniz.
Sarangot Tepesi, Pokhara ile Himalayaların arasında yer alan dağ perdesidir. Bu zirveye tırmanmak için dik patikalar ve basamakları aşmak zorundasınız. Yol üzerinde köylerden geçerken yaşamlara da tanık oluyorsunuz. Kısa molalar vererek dört saatte tırmanabilirsiniz zirveye. Tepeye ulaştığınızda birden perde kalkıyor ve zirveler bir bir gözler önüne seriliyor. Büyülü bir ortam.
Sarangot’ta konaklamak için birçok pansiyon bulunmaktadır. Bir geceyi mutlaka burada geçirmelisiniz. Sabah gün doğumunu burada izlemek size inanılmaz deneyimler yaşatacaktır. Havanın açık olması için dua etmelisiniz. Himalaya zirvelerinden Machapucchre (6991 metre), Dhawalagiri (8167 metre) ve Annapurna dağ sırası günün ilk ışıkları ile belirivermektedir. Sanki elinizi uzatıp dokunacakmışsınız kadar yakınlar. Pokhara’ya dönüş yolculuğunuz için paragliding (yamaç paraşütü) ile uçmanızı öneriyorum. İşte şimdi tam olarak Himalayaların içinde özgürsünüz...
Pokhara - Lumbuni arası 180 km ve yaklaşık 6-7 saatlik bir yolculuk. Yemyeşil kıvrımlı yol manzaralarıyla Buddha'nın doğduğu şehir olan Lumbini'ye ulaşabilirsiniz. Mahadev Tapınağını ziyaret edip, yüzlerce Budist Hacı'nın tavaf edişlerini ve seremonilerini izleyebilirsiniz.
Everest Ana Kamp yürüyüşüne gidemiyorsanız, uçakla yapılan Everest turuna mutlaka katılmalısınız. Zira başka türlü görme şansınız bulunmuyor. Havaalanından kalkan 16 kişilik uçaklarla Kathmandu’dan Himalayaların zirvesi Everest’e doğru uçabilirsiniz. Birçok dağcının hayatı pahasına çıktığı bu zirveyi kuşbakışı olarak anılarınıza kaydedebilirsiniz.
Size tavsiyem, Nepal’e gitmek istiyorsanız, Nepal’e gitmelisiniz. Yani, araya Hindistan’ı katmamalısınız. Yoksa Kathmandu’yu kartpostal gibi görüp dönersiniz.
Nepal hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız www.nepalgezi.com sayfamızı ziyaret edebilir ve Nepal Gezi Rehberi adlı kitabımı satın alabilirsiniz.
Farklı rotalarda buluşma üzere, hepiniz sevgiyle kalın.
Melih Eriş