• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Giza Piramitleri
    • Mısır
    • Machupicchu
    • Peru
    • Perito Moreno Buzulu - Patagonya
    • Arjantin
    • Taman Negara
    • Malezya
    • Amazonlar
    • Güney Amerika
    • Kukulkan Piramidi
    • Meksika
    • Java Adası
    • Endonezya
    • Mui Ne
    • Vietnam
    • Annapurna Ana Kamp
    • Himalayalar, Nepal
    • Ha Long Bay
    • Vietnam
    • Uyuni Tuz Çölü
    • Bolivya
    • Batu Cave
    • Malezya
    • Boracay
    • Filipinler Boracay
    • Sky Mirror
    • Malezya



İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını,

belki de sadece
keşfetmenin hazzını...


Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla
gör. Ağaçların fısıltılarını, böceklerin seslerini dinle. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür.
Keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!
 Melih Eriş

.................................................
GEZİ YAZILARIM
MELİH ERİŞ REHBERLİĞİNDE GEZİLER
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam89
Toplam Ziyaret345154

ÖZBEKİSTAN - SEMERKAND

ALİMLERİN YURDU

 
 
Özbeklerin ülkesi dendiğinde Emir Timur akla gelen ilk isim olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de Atatürk ne ise Özbekistan’da da Timur bu konumda halkın gönlünde taht kurmuştur. Amir Timur’un Özbekistan’ın her köşesinde statüsüne rastlamanız olasıdır.
 
Özbek bir gençle yaptığım sohbette hiç bilmediğim düşüncelerini paylaşması beni oldukça mutlu etmişti. Hepimiz Çubuk ovasında Yıldırım Beyazıt (Osmanlı) ve Timurlenk (Timur devleti) arasında yapılan kanlı savaşı tarih kitaplarından anımsayacaktır. Özbek genç şöyle anlatıyor; “ Biz aslında Yıldırım Beyazıt’a çok kızıyoruz, Timur’un teklifini kabul edip savaşmasaydı, bugün dünyada büyük bir Türk imparatorluğu (devleti) hakim olması içten bile değildi”. Sözde, Timur, Yıldırım Beyazıt’a “Gel sen batıyı bende doğuyu yöneteyim ve büyük Türk imparatorluğu kuralım” demiş. Osmanlı’da bunu kabul etmeyip savaşa girmiş ve yenilmiş. Timur’da bütün herkesi kılıçtan geçirerek Osmanlı’nın 50 yıl gerilemesine neden olmuştur. Bu sözler hayli ilgimi çekmişti, Osmanlı ve Timur arasında ki yakınlık sürekli bilgi ve kültür alışverişinde de gözlenmektedir. O zamanın astronom, mimar, tarihçi ve filozoflarını Osmanlı’nın Anadolu’ya getirip sarayda kullandıklarını biliyoruz.
 
Maveraünnehir’in düşünür, mimar ve ünlü şahısları yarattığı önemli bir şehir olan Semerkand’ı gezmeği Tanrı bana nasip eyledi. Bu yapılar ve onların erdemini paylaşan Buhari, Farabi, Bahaeddin Nakşibendi, Mevlana, Emir Sultan, Uluğ Bey, Ali Şir Nevai, Molla Cami öğretilerini ve yaşamlarını paylaştıkları yerler değil miydi? ve bu üstatların arsında gezinirken Hanların ve medreselerin odalarından hala sokağa onların fısıltıları geliyor gibi...

Ne zaman Semerkand dense içimi hem hüzün hem de neşe kaplardı. Bu topraklara gideceğim günü hep beklemiştim. Soğuk savaş zamanında bunları hayal etmek imkansızdı. Savaşlar, karmaşalar bittikten sonra yola düşecektim…
 
REGİSTAN
Bir masal mimarisi gibi dimdik karşımda. Titizlikle restore edildiği aşikar. Uluğ Bey, Tila-kari, Şirdar medreselerinin kuşattığı bu meydanda olabilmek ve Semerkand mucizesini yaşamak harika bir duygu. Aynı meydanda toplanmış birbirinden bağımsız bu üç medresede bugün geçmişi anımsatan el işleri, sanat işleri ve müzik aletlerinin yer aldığı dükkanlar bulunmaktadır.. Buranın sessiz olduğunu düşündüğümde eski öğretilerin nasıl çoşkuyla anlatılıp yankılarının şehrin üzerinde dolaşabildiğini hissedebilirim..Şimdilerde turistik bir mekan olduğu için sessizlik artık yerini insan gürültüsüne bırakmış durumda. Buralara gelmeden önce 2-3 kitap karıştırıp bazı bilgilere sahip olmak Registan’da gezinirken bu okuduklarımın içindeki bazı sahnelerin canlandığını söyleyebilirim. Bu medreselerin en eskisi ve en etkileyicisi hiç şüphesiz 1420 yılında tamamlanmış olan Uluğ Bey medresesidir. Tila-kari ve Şirdar (1618) medreseleri bu toprakların Özbek hakimiyeti zamanında Uluğ Bey medresesi taklit edilerek yapılmışlardır.
 
Buradan Gur-i Emir yani Amir Timur’un mezarının bulunduğu türbeye doğru yol almaya başladığımda tuhaf bir duygu da içimde dolanmaya başlamıştı. Anadolu topraklarında hep Osmanlı’nın kurucuları padişahlarına ait türbeleri gezebilirken ilk kez ata topraklarında büyük Türk imparatoru olan Timur’un türbesini ve kabrini görebilme şansına sahip olmuştum. Timur bir iç kubbesi bulunan türbede hocasının (Uluğ Bey) ayakucunda yatmaktadır. Orada bulunduğum anda karmaşık duygular içinde olmamak mümkün değil! Tarih sayfalarında öğrendiğimiz Timur’un Anadolu topraklarında yaptığı katliamlarda aklıma gelmiyor değildi... Uzak geçmişte olanları buraya taşımanın anlamı gezgin kimliğime darbe vurmasına izin vermeden saygıyla buradan ayrılarak zaman yolculuğuma devam ettim.

Semerkand tarihi açıdan çok zengin bir şehir ve sokaklarının her köşesinde bir sürprizle karşılaşmak mümkün. Semerkand’a bir tepe üzerinden bakan Şahı-Zinde cami ve türbe kompleksi, Bibi Hatun (Timur’un en çok sevdiği Çinli eşi) Türbesi, Ünlü astronom Uluğ Bey rasathanesi, Hz. Danyal Türbesi, Kıtay Türklerinin mezarlık kompleksi görülesi yerler arasındadır. Semerkand’ın her dönemde Emir Timur’un başkenti unvanı ile biraz mağrur olmayı hak ettiğine inanmış insanların yurdu olarak bugün dahi bu havayı hissetmek mümkündür. Kent tarihi mimari mirası kadar bugün sahip olduğu eğitim kurumları, kütüphaneleri, kültür merkezleri, sinemaları, tiyatroları ve hatta sağlık kuruluşları ile Özbekistan kentleri arasında özel bir yere sahiptir.
 
Demografik verilerin de gösterdiği üzere Semerkand dün de bugün de bir Türk kentidir.
 
Farklı rotalarda buluşmak üzere.
 
Hepiniz sevgiyle kalın.
 
Melih Eriş
 

Yorumlar - Yorum Yaz

MELİH ERİŞ GEZİLERİ



MELİH ERİŞ VINTAGE




GEZGİNİN SEYİR DEFTERİ
GRUBUMUZ





FACEBOOK SAYFAMIZ


TÜRK MÜHRÜ PROJEMİZ

 

Takvim
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Site Haritası